Hiç iyileşmeyecek yaralar gibi düşünceler...

İçimizdeki sesler. sürekli kendi kendine konuşmalar, serzenişler, kafa tutuşlar, kızgınlıklar, arsızlıklar, affedişler, vazgeçişler...

Ve daha bir çoğu...

Lâkin bizimle gelen görünmeyen bir gölge.
Geçmiş, kabuk bağlamış ama hala sıcak
Bir nefes gibi yakın
Karanlık bir odaya öğlen vakti perdenin boş aralığından süzen ışığın tam ortasında yoğunlaşmış toz zerrecikleri gibi.
Her zerre varoluş hikayesi benliğimizde bir duyguya karşılık.
Bak çıplak gözlerle 
Herşeyi sen seçtin 
Sen yaptın
Sadece sen yaptın diye etrafta dolaşan silüetler bir konudan, bir oluştan ibaret 
Senin için...
Olması gerektiği yerde olması gerektiği gibi 
Hiçbirşey yada hiçkimse yanlış değildi.
Belki göremediğin ayrıntı, dokunamadığin o birkaç insan, duyumsamadığın kavrayamadığın saf kötülük, sahip olamadığın birkaç durum dışında. 
Hepsi bir yere gelmene sebep oldu.
Yol bitti 
Yine başka bir yol 
Sonra başka bir yolculuk daha
Başka bir sen... 
Her seferinde başka bir umut 
Yeni bir sen oldun 
Sonunda hep sen varsın 
Duyguların yoğun ağır 
Hiçliğin ortasında apansız bağırarak buluyorsun kendini
Kimseye soyleyemediğin,yüzlerine haykıramadığın sözcüklerle dolusun 
Ağlamaklı, hırslı, kızgın
Neşeli belki...
Kaos!
Çığlık çığlığa insansın! 
Tanrım ne zor insan olabilmek... 
Mutluluklar geçici heves,
Samimiyet yavan kabine karşılık ,
Anlamlar yitip gitmiş... 
İşte bu yüzden seni arıyorsun!
Sokağın başında mı
En sevdiğin anlarda 
En çok inandığın sevdiğin yalanda
Sen gibi olana gidip sıkıca sarılmak istiyorsun 
Buradayım seninleyim 
Artık yanındayım 
Sonsuza dek
Beraberiz diyebilmeyi ne çok istiyorsun... 
Bu alacakaranlık, yarınını idrak edemediğimiz küstah ve bencil dünyada 
Tüm benliginle tutunabilmek 
Bir daha bırakmamacasına
Sen safi sen olabilmek herşeye rağmen 
Rüyada olduğunu ve bu gaflet uykusundan artık uyanman gerektiğini biliyorsun.
İliklerine kadar batıyor bu duygu
Nietzsche"İyinin ve Kötünün kitabında
İdrak ağacının olduğu her yer cennettir 
En genç ve yaşlı yılanlar böyle der "demişti.
"Yaptıklarımızın sonuçları o arada artık akıllanmış olmamızla ilgilenmeden saçımızdan yakalamaktadır "
diye devam eder.
İdrak
Bu kelime bir tılsım 
Kokusunu aldınız mı?
Uyan!!!
Uyan ki idrak et
İdrak et ki hisset.
Serin bir sonbahar sabahı sis'in yeryüzüne bıraktığı küçük su damlacıklarına dokun 
O serin hafiften soğuğa yakın his bütün vücudunu sarsın bırak
Duyumsa. 
O nefis toprak kokusuyla ruhunu  doldur
Öyle bir içine çek ki havayı ciğerlerin yansın
Sen topraksın.
Çam ağaçlarının dikenli yapraklarına tutunmuş güneşin yansımasını gör 
Dön bak o sensin 
Anla 
Doğa tüm faziletleri kalbinde saklı 
Hatırla unuttuklarını 
Bize unutturduklarını
Dayatmaları zorlamaları
Ve hepsi sanki lezzetli bir akşam yemeği kıvamında 
Kahve üstüne 
Yudum yudum duygusal zehirlenme 
Herşeyin istedğin gibi mükkemel ise 
Bir sorun yok mu sence ?
Hep mutluluğun pesinde koşan avare pervaneler gibi miyiz 
Içindeki acı nerde
Derinlere in bi bak 
Acı yaratıcılığına el verir belki 
Acını şekillendirip sevgiye 
Sevgini merhamete ve şefkate dönüştürme zamanın mı geldi..
Dönüştür 
Aldıklarını verebilme gücüne dönüştürme zamanımı 
Ne dersin...


D.T.LEO