Saçma da olsa herşey, gülüşünüzü kendinizden ve çevrenizden esirgemeyin.
Hayat şu andan ibaret sadece. Hiç tanımadığınız bir insana ilham olabilir; günü kötü geçen birine ilaç olur gülümsemeniz. Hiç ummadığınız bir anda sizin için sıradan bir günün içinde, herzaman yürüdüğünüz yolda alışveriş için; uğradığınız dükkana giderken uzaklardan bir tını çalınıverir kulağınıza yıllar öncesinden...
Gece uyku aranda, düşüncelerden yorgun ve hayattan kopmuş olduğun zamanlardan birinde tesadüf eseri evin önünden geçen arabanın içinde yankılanan müziğin tınısı çevreni ve seni kuşatıverir.
Nerdeyim ben? dersin...
Ne yapıyorum şimdi? diye sorarsın kendine...
Şöyle sağına soluna bakıp bir gülümseme dolar içine. Yüzüne farklı bir renk oturur.
Belki hüzün dolar odana, sicim sicim olur yaşlar yanaklarına.
En zor zamanların, en coşkulu ve mutlu günlerin kısacası tüm zamanların en iyi dostu, geçmişten bugüne yapılan en ihtişamlı keşiftir müzik.
İnsan hayatı için en iyi antideprasandır.
Her ne olursa olsun o bir yolunu bulur ve senin çatlaklarından içerir sızmayı başarır.
Kendinde olanı hissettirir sana.
Bethoween'ın 5'inci senfonisi gibi çalıverir kapını "Kader".
Seni sana anlatmaya gelmiştir sessizce.
Hiç kimsenin anlayamayacağı bir dilde seni yakalar.
Bir şarkı mırıldanırsın ya bazen.
Alakasız bir yerde mesala gecenin 3'ünde.
Teoman'ın dediği gibi saat 03:00 olmuş...
Uçsuz bucaksız o anda.
O kadar yakın ve tanıdık ki.
Nick Cave'in "to be by your side "şarkısına çektiği klipteki göçebe kuşlar kadar naif...
Kanat çırpışları.
Nick Cave, senin yanında olmak der; (to be by your side ) ve devam eder, ama yarın uçup gideceksin (but tomorrow I will fly)
Sen kimin yanındasın peki?
Tümüyle seninle misin ?
Tıpkı kuşlar gibi kanat çırpıyorsun,yakında uçup gideceksin. Ne'ye doğru,nereye doğru?
Soruların cevabını bulabildin mi? Okyanusları,nehirleri,
ormanları,dağları,şehirleri,köyleri aşıp nerede duracaksın?Durmak gerek bazen etrafında her ne oluyursa sakinleşmek.
Dinlenip, demlenmek gerekli biraz...
Çıplak gözlerle daha iyi görebilmek ve anlayabilmek için.
Kuşların Felsefi kitabında yazar (Phılıppe J.Dubois, Élise Rousseau) kuşların tüylerinin değişim dönemlerinde zorlu aşamalardan geçmek pahasına her yıl kendilerini yenileme sürecine soktuklarından bahseder. Yenilenmeyi öğrenmek için; bu kırılgan döneme katlanırlar. Bir süreliğine uçamazlar,tüylerinin çıkmasını beklerken kırılgan olduğunu bilir kuş. Hiçbir önemli işe girişmez ve sabreder. Tekrar bütün gücünü toplamak ve tüm güzelliğine tekrar kavuşmak için. Yenilenmenin gerçekleşmesini bekler.
Gölgede kalmak bazen...
Kendimizle başbaşa olmak gibi.
"Müzik seslerin mimarisidir" der "Stael"
Bırakın müzik duygularınızın onarıcı mimarı olsun.
Derinliğinizi keşfedin.
Hayatın içinizden akıp gitmeisne izin verin.
Tıpkı Hans Zımmer'in "Time" eserindeki müziğin akışı gibi.
Hayat, iyisi ve kötüsü ile sizden akıp gitsin...
D.T LEO