"Böyle hukuk aranmaz. Böyle çirkin saldırılarla, demokrasi veya hukuk savunulmaz. Bugün mecliste yapılanlar zorbalıktan başka bir şey değildir"

"Muhalefeti bir kez daha yapıcı olmaya davet ediyorum. Kendilerini meclisi çalışmalarını sabote etmekten vazgeçmeye davet ediyorum. Umuyorum en kısa sürede, bu sorunu ortadan kaldıracak ve meclisimiz yasama çalışmalarına döndürecek adımları herkes atmaya başlayacak"

Başbakan Ünal Üstel, Cumhuriyet Meclisi’nde bugün çıkarılan kavga ve yapılan fiziksel saldırıları kınayarak, “Bugün mecliste yapılanlar zorbalıktan başka bir şey değildir. Bunun adı direniş değil, anarşidir” dedi.

 

Muhalefeti yapıcı olmaya ve meclis çalışmalarını sabote etmekten vazgeçmeye davet eden Üstel, “Umuyorum en kısa sürede, bu sorunu ortadan kaldıracak ve meclisimizi yasama çalışmalarına döndürecek adımları herkes atmaya başlar" temennisinde bulundu.

 

Başbakan Üstel, yaşanan üzücü hadiselerin ardından, gruplar arası varılan mutabakat gereği, meclis oturumlarına bir hafta ara verdiklerini ve bu süre iyi değerlendirilerek, meclisin yasama faaliyetlerine ivedilikle geri dönmesi gerektiğini belirtti.

 

Üstel, Cumhuriyet Meclisi’nde bugün yaşanan olaylarla ilgili yazılı açıklama yaptı. Üstel’in açıklaması şöyle:

“Üzülerek belirtmek istiyorum ki, bugün meclis genel kurul çalışmaları, hukuk arama bahanesi ile gerçekleştirilen hukuksuz girişimler sonucu bir kez daha sabote edilmiştir. Hukuk arıyoruz diyenler, Cumhuriyet Meclisi’nde hukuksuz eylem yapmaya devam ediyorlar. Hukuk arıyoruz diyenler, anayasa dahil olmak üzere tüm meclis iç tüzük kurallarını çiğnemeye devam ediyorlar. Bu sürecin en başında konu hukuki değil siyasidir diyenler, bugün bir kez daha hukuku mazeret göstererek siyaset yapmaya devam ediyorlar. Meclise sahip çıkacağız diyenler, meclise sahip çıkmak yerine, meclisi çalıştırmamak için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar.

Bugün gerçekleşen eylemlerde insanlara fiziki saldırılar da yapılmıştır. Demokrasinin beşiği olan mecliste olduğunu unutanlar, anayasal görev ve sorumluluklarını bir kenara bırakarak, fiziki kavgalara girmişlerdir. Muhalefet milletvekillerinden bazıları, milletvekillerimize, fiziki müdahalelerde bulunmuşlar, Sayın Öztürkler’e ise suyla ve su şişelerini atarak saldırmışlardır. Böyle hukuk aranmaz. Böyle çirkin saldırılarla, demokrasi veya hukuk savunulmaz. Bugün mecliste yapılanlar zorbalıktan başka bir şey değildir. Bunun adı direniş değil, anarşidir. Bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz.

Cumhuriyet meclisi halkın iradesinin temsil edildiği en müstesna kurumlardan biridir. Cumhuriyet meclisi, 50 seçilmiş milletvekilinden oluşur. Biz 50 kişinin meclis başkanlık divanını seçiyoruz. Meclis başkanı, yardımcısı ve divan üyelerinden oluşan meclis başkanlık divanı sadece 29 kişinin değil, 50 kişinin divanıdır. Dolayısı ile başkanı, başkan yardımcısını ve divanı seçerek, zaman kaybetmeden meclisin yasama faaliyetlerine başlamasını sağlamak 50 milletvekilinin ortak görevidir.

Tüm dünya ülkeleri de dahil olmak üzere, meclis başkanlık seçimlerinde bazen sıkıntılar yaşanabilmektedir. Bu sıkıntıları çözmek herkesin görevidir. Bu sıkıntıların çözüleceği yer de meclistir. Meclis iradesi sadece 19 milletvekilinin iradesinden oluşmuyor. Demokrasiyi savunanlar, 19 kişinin iradesi ile geriye kalanların iradelerine ipotek koymaya çalışmamalıdır. Demokrasiyi savunanlar, kendi siyasi düşüncelerini, anti demokratik ve hukuka aykırı uygulamalarla geriye kalanlara dayatamazlar. KKTC bir hukuk devletidir. Ve bu ülkede hukukun nasıl ve ne şekilde aranacağı da bellidir. Hukuk kaba kuvvetle aranmaz. Hukuk hiçbir hal ve şartta şiddetin gerekçesi olarak gösterilemez.

Biz, yapıcı bir şekilde, meclisi yasama faaliyetlerine döndürmek için en başından itibaren tüm iletişim kanallarını açık tuttuk. Açık tutmaya da devam ediyoruz. Bu süreçte yapıcı olduk ve diyaloglar kurduk. Öneriler sunduk, öneriler aldık. Yani diyalog kapılarını asla kapatmadık. Ancak, yapılan önerilerin, samimi olması ve uygulanabilir olması şarttır. Ben bilirim, ben yaparım, benim dediğim doğrudur, senin dediklerin yanlıştır demekle, ön şartlarla, bir müzakere sürecinin yürütülemeyeceği aşikardır. Dolayısıyla akılı ve hukuku ağzından düşürmeyenler, akla hayale gelmeyecek yöntemlerle ve hukuk dışı eylemlerle, vatandaşın dört gözle beklediği bütçenin geçmesine engel olmamalıdırlar. Kaybedilen zaman hepimizin ve halkın zamanıdır. Halkımız meclisin çalışmasını ve gerekli yasaların geçirilmesini bekliyor. Bütçenin geçmesini bekliyor. O geçirilecek bütçe ile hastanelerinin yapılmasını, yollarının tamamlanmasını, okullarının bitmesini bekliyor. İcraatların tamamlanmasını bekliyor. Krizi bu şekilde hukuk dışına çıkarak yapılan eylemlerle sürdürüldüğü sürece bu krizden en çok etkilenen halkımız olacaktır. Buna kimsenin hakkı yoktur.

Biz yapıcı her tür öneriye, fikre hükümetimizi kurduğumuz ilk günden beri açığız. Ama ortada fikirden çok dayatma varsa, ben bilirim benim dediğim olacak duruşu varsa, biz de buna onay veremeyiz. Mecliste bu konuyu, samimi ve yapıcı önerilerle çözecek irade vardır. Dolayısı ile, akla, mantığa, hukuka, Demokrasiye ve her şeyden önemlisi mecliste bulunan iradeye saygılı öneriler varsa bunları da hep birlikte değerlendirebiliriz.

Bugün yaratılan kaos, çıkarılan kavgalar, insanlara yönelik yapılan fiziki saldırılar meclisin kurumsal saygınlığına da gölge düşürmüştür. Umuyorum bir kez daha buna benzer olaylar yaşanmaz. Biz bu şiddetin bir parçası olmadık, olmayacağız. Bu noktada, muhalefeti bir kez daha yapıcı olmaya davet ediyorum. Kendilerini meclisi çalışmalarını sabote etmekten vazgeçmeye davet ediyorum. Umuyorum en kısa sürede, bu sorunu ortadan kaldıracak ve meclisimiz yasama çalışmalarına döndürecek adımları herkes atmaya başlayacak.

Yaşanan üzücü hadiselerin ardından, gruplalarası varılan mutabakat gereği, meclis oturumlarına bir hafta ara vermiş bulunuyoruz. Bu süre iyi değerlendirilmelidir. Ve meclisimiz yasama faaliyetlerine ivedilikle geri dönmelidir.