Haftalık Simerini haberi manşetten “Kıbrıs ABD’nin ve NATO’nun Üssü… Mari’deki Helikopter Pisti Amerikan Ordusunun Makineleriyle İnşa Ediliyor… Larnaka ve Batf’ta ABD Savaş Uçakları ve Helikopterleri Konuşlanıyor… Limasol’da Savaş Gemileri Konuk ediliyor ve İngiliz Üsleri Sürekli Faaliyette” başlık ve spotlarıyla aktardı.
Haberi fotoğraflar ve uydu görüntüleriyle de destekleyen gazeteye göre Larnaka Havalimanı’nda C-130 nakliye uçağı, CH-47 CHİNOOK ve BELL UH-1 nakliye helikopteri konuşlu bulunuyor. Baf’taki “Andreas Papandreu” hava üssünde de diğerleri yanında, Wssp uçak gemisi kuvvetine ait U22-Osprey (özel kuvvetlere ait dikey kalkış-iniş yapan hava aracı) bulunuyor. Baf’taki hava üssü bunun dışında Almanya, Amerika ve diğerleri gibi “müttefik ülkeler” tarafından kullanılıyor.
Gazete bu faaliyetler ile Güney Kıbrıs’ın güvenlik zafiyetinin, NATO ülkeleri ve ABD tarafından -hem kendi çıkarları hem de bütün adayı kapsayan İngiliz üslerinin güvenliği için- uçaksavar ve füzesavar şemsiyesi oluşturularak giderildiğini yazdı.
Mari’deki “Evangelos Florakis” deniz üssünde bir helikopter pisti inşa edildiğini hatırlatan gazete fotoğraflarla da destekleyerek, inşaatın yapımının Amerikan Ordusu’nun makineleriyle sürdürüldüğünü yazdı, makinelerin üzerinde “Naval Mobile Construction Battalion 1” yazısı olduğuna dikkat çekti. Gazete bu inşaatta RMMO’nun da faaliyet gösterdiğini ancak teknik bilginin ABD’ye ait olduğunu ekledi.
Haberde 200’e 400 (birim vermedi) ebatlarında olan devasa pistin ABD ve diğer müttefiklerin helikopter veya V22- Osprey gibi uçakları tarafından kullanılacağı belirtildi. Bunun da teknik-lojistik destek gerektirdiğine işaret edilerek “bu proje Amerikalıların katkısıyla yapıldığına göre, bölgede yürütülen operasyonlar açısından ‘Doğu Akdeniz Kontrol Merkezi’ kurulması da mantıklı olur” ifadesine yer verildi.
Habere göre yukarıda belirtilenler şunları da içermeli: 1- yeni tehditleri göğüsleyecek bina ve altyapılar, 2-uydu bağlantısı anlamına da gelen elektronik savaş, siber savaş tepkisine dayanıklı ciddi telekomünikasyon altyapısı, 3- hava savunmasının gerek insansız hava araçları veya savaş uçakları ve füze sistemlerinden gelecek tehditlere karşı güçlendirilmesi.
Gazete bunun için, “İsrail’in ‘Barak’ hava savunma sisteminin edinilmesi, hatta Patriot dizisi gibi Amerikan sistemlerini içeren bir “Müttefik Hava Savunma Kubbesi” oluşturmak ve bunu bölgedeki müttefik gemilerine bağlamanın önemli olduğunu” yazdı.
Ada’da Rum üsleri dışında “aynı zamanda NATO üssü de olan” İngiliz üsleri ve Rum yönetiminin zaman zaman konuk ettiği diğer “müttefik güçler de bulunduğu” belirtilen habere göre İngiliz üslerinde var olanlar şöyle aktarıldı:
“1- Gerek devriye, gerek İsrail’i İran saldırılarından koruma ve gerekse Suriye ve diğer yerleri vurma misyonu bulunan Typhoon savaş uçakları bulunuyor. Typhoon uçakları, Türkiye’nin Hamas ve Hizbullah’ı desteklemesinden ya da İsrail ve Netanyahu’yu şeytanlaştırmasından bağımsız olarak Türk hava sahasını kullanıyor.
2- Dragon Lady olarak anılan U-2A’lar var. Bunlar 1960’lardan beri faaliyet gösteren Amerikan casus uçaklarıdır. Stratosfere kadar uçabiliyor, korkunç fotoğraf çekme kabiliyetleri ve münferit ya da uyduların gözü olarak faaliyet gösteriyor.
3-KCI35’ler gibi hava tankerleri ve Orta Doğu’daki durum nedeniyle sayıları son dönemde artan diğerleri. 4-Çok büyük nakliye kapasitesine sahip Atlas C1A400M’ler. 5-Özel Harp, Lojistik Destek, Elektronik Harp ve Siber savaş birimleri. (St Nicolas’ta Echelon casus/istihbarat üssü faaliyet gösteriyor.)”
Gazete “bunca jeopolitik yükselişin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, hayatta tutulmasını gerektirdiğini” yazdı ve “iki oluşturucu devletin kuracağı federasyonun, eşit egemen iki devlet ve konfederasyonun ancak ‘incir yaprağı’ olacağını” öne sürdü.
Haravgi ise Güney Kıbrıs’ın askeri açıdan ABD arabasına bağlandığına işaret etti. Gazete Hristodulidis-Biden görüşmesinden sonra Güney Kıbrıs’ta herkesin, RMMO’nun silah sistemlerinin Amerikan silah sistemleriyle yenilenmesi konusunda bayram yaptığını ancak ilan edilenlerin pratikte uygulanmasının göründüğü kadar basit bir şey olmadığını vurguladı. Gazete “bu bizi bilinmeyen sulara götürür” uyarısında bulundu.